Bu Blogda Ara

21 Ekim 2009 Çarşamba

ULUSAL DEPREM SEMPOZYUMU BOLU - 2009



ULUSAL DEPREM SEMPOZYUMU BOLU 2009

Prof. Dr. Mehmet Tunçer
Abant İzzet Baysal Üniversitesi
Mühendislik Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Başkanı

12 Kasım 1999 Depremi, bölgenin tamamı ile Kuzey Anadolu Fay hattının doğu yönündeki uzantısında yer alan Düzce ve Bolu gibi şehirleri önemli ölçüde etkilemiştir. Bolu depremde can kaybı olarak az sayılabilecek bir kayıp vermesine rağmen, yıkılan ve ağır hasarlı yapı sayısı açısından önemli hasar olmuştur. Deprem sonrasında Afetzede Yerleşim Alanı belirlenmiş ve yakın çevredeki afetzede hak sahipleri bu kesime yerleştirilmiştir.
Deprem esnasında ve hemen akabinde Türk Kızılay’ının çabaları ile yüzlerce kişinin hayatı kurtulmuş ve kurulan çadır kentlerde yaşamlarını devam ettirme olanağı bulmuşlardır.
Türk Kızılayı, savaş alanında yaralanan ya da hastalanan askerlere hiçbir ayrım gözetmeksizin yardım etmek arzusundan doğmuştur.
• Kuruluş tarihi: 11 Haziran 1868
• İlk adı “Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti”.
• Bir sonraki adı “Osmanlı Hilali Ahmer Cemiyeti”.
• Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK, 1935 yılında Cemiyete “KIZILAY” adını vermiştir.
Bu özellikleriyle Türk Kızılayı, ülkemizin en köklü “Sivil Toplum Kuruluşudur.” Afet durumunda, Bolu Kızılay’ın kurduğu çağdaş Afet Müdahale ve Lojistik Merkezi’nden afet ambarlarındaki mevcutlardan ihtiyaç sahiplerine yardım malzemesi verilecektir.
Afetlere ilişkin uluslararası çabalar, 1994 Yokohama Konferansı, 2000 yılında BM’in bir yeni organ (ISDR: Afetleri Azaltma Uluslararası Stratejisi) oluşturması ve bu organ eliyle 2005 Kobe Konferansı ve HYOGO Eylem Planı’nın (2005-2015) yürütülmesi ile sürmektedir. Ana fikir, olası afet öncesinde risklerin azaltılmasıdır. ISDR bu plan çerçevesinde ulusal yönetimlere önerilerde bulunmakta, pek çok ülke yeni politikanın gereklerini ödünsüz yerine getirmektedir. Bildirge ve programlara onay vererek katılmış olmasına karşın, Türkiye gereken düzenlemelere henüz geçememiştir .
Abant İzzet Baysal Üniversitesi, depremden korunma ve depremin zararlarının azaltılması konusunda planlama yapmak, bilgilendirici afişler asmak, broşürler dağıtmak, eğitimler vermek ve tatbikatlarla desteklemek ve halka bilgilendirme çalışmaları yani konferanslar, sempozyumlar düzenlemenin deprem etkilerinin azaltılmasında faydalı olacağını düşünmektedir. Planlamakta olduğumuz Sempozyumda; tamamen bilimsel olarak konunun ele alınması ve konunun uzmanları tarafından tartışılması hedeflenmektedir. Bu amaçla 2007 yılında “Deprem Yapılarımız Önlemler” başlıklı Konferansı, 11-12 Kasım 2009 tarihinde de Ulusal Deprem Sempozyumu ve Paneli düzenlenmiştir.

Ayrıca, deprem sonrasında yapılan “Bolu İli Merkezi Deprem Tehlikesi Analizi” çalışması ile de Bolu’da yakın ve uzak gelecekteki deprem olasılıkları üzerinde bilimsel yaklaşımlar geliştirilmiştir.

Mevcut kent dokusunun ve imarlı /imarsız yapılaşmaların niteliği ve alınması gerekli önlemler hakkında da yerel ve merkezi yönetimin yürüttüğü çalışmalar bulunmaktadır. Ancak, 1984 tarihli Bolu Kenti Nazım ve Uygulama İmar Planlarının ının güncelliğini yitirdiği ve yeni bulgu ve gelişmeler doğrultusunda yeniden ele alınması gerektiğini söyleyebiliriz. Ülkemizde; afetlerin yalnızca yapılarla ilgili olduğu anlayışı saplantı haline gelmiştir. Oysa kentsel risk azaltma, yani ‘sakınım’ çalışmalarının kapsamı, parsel sınırlarının çok ötesinde, kentte çok yönlü ve etkileşimli fiziki/sosyal/ekonomik sistemleri ilgilendirmektedir. Bu nedenle yalnızca ‘yapı denetimi’, afet önlemede yeterli olamamaktadır. Sürekli deprem riski altında bulunan Bolu İli’nde aslında yapılması gereken pek çok görev bulunmaktadır. Öncelikle yaygın olarak bilinen yanlışlara bilim insanları olarak açıklama getirmek gereklidir .
Yaygın yanlış ve inançlar arasında aşağıdakiler sayılabilir;
• Betonarme binalar depreme dayanıklı değildir.
• Zemin iyi ise bina depreme dayanıklıdır.
• Beton kalitesi iyi ise o bina depreme dayanır,
• Müteahhitler demirden ve betondan çalıyor!
• Yönetmeliklerimiz yeterli değil!
Aslında sorunumuz bilgisizlik, denetimsizlik ve vurdumduymazlıktır! Çelik ve betondan yapılmış her bina betonarme değildir! Kadrosuz ve laboratuarsız inşaat mühendisliği bölümleri açılması ve Yeni mezun kişilere yetki verilmesi çok yanlıştır. Yapım aşamasında da etkin denetim gerekmektedir. Yapılarda en fazla yapılan hatalar;
• Mimari taşıyıcı sistemlerde yapılan hatalar,
• Donatı detaylarında yapılan hatalar,
• Yapım aşamasında yapılan hatalar,
• Zeminden kaynaklanan sorunlar,
• Projeye uyulmaması ve uygulama hataları,
• Beton kalitesinin düşük olmasından kaynaklanan hatalar.
Deprem Bölgelerinde Uygulanması Önerilen Mimari Planlama Ve Tasarım İlkeleri:
• Deprem felaketini, yeni bir yaşam biçimini oluşturma fırsatı olarak değerlendirip, yok olan yapı stoğunun çağdaş, ekolojik, geleceğe yönelik bir planlama ile yenilenmesi,
• Mevcut yapı stoğunun hasar durumlarına göre envanterlerinin çıkartılması, buna bağlı olarak terk etme / boşaltma, güçlendirme, sağlıklaştırma, yenileme, rekonstrüksiyon şeklinde belirlenecek müdahelerin yapılması,
• Deprem ile ilgili eğitim programlarının hazırlanması ve uygulanması,
• Merkezi yönetim, yerel yönetim, sivil toplum örgütleri, kullanıcı, yatırımcı, yapımcı gibi yapım-yerleşim sürecinde rol alanların yetki ve sorumlulukların yasa ve yönetmeliklerle yeniden düzenlenmesi,
• Ulaşım, iletişim, enerji nakil, kanalizasyon vb alt yapı sistemlerinin üst yapı ile entegre bir şekilde ele alınması,
• Betoanarme dışında daha hafif yapı malzemeleri ve yapım tekniklerinin araştırılması ve geliştirilmesi,
• Yapım ve denetim sorumluluklarının net bir şekilde belirlenmesi ve bu sürecin sigorta sistemi tarafından kontrol edilmesi.
Abant İzzet Baysal Üniversitesi, depremden bu yana I. Derece deprem bölgesi olan Bolu ve çevresinde “Deprem” başlığı altında bilimsel çalışmalar gerçekleştirmekte ve afete hazırlık tatbikatları yapmaktadır. Bu çalışmalara bilimsel bir katkı olmak üzere, 1999 depreminin 10. yılı olan 11-12 Kasım 2009 tarihinde “Ulusal Deprem Sempozyumu ve PANELİ” düzenlenmiştir. “ULUSAL DEPREM SEMPOZYUMU BOLU 2009” başlığı altında düzenlenmiş olan bu Sempozyumun amaçları arasında;

• Ağırlıklı olarak Bolu ve yakın çevresinde deprem sonrasında çevre ve yapı bazında alınmış ve alınmakta olan önlemlerin bilimsel olarak değerlendirilmesi,
• Depreme yönelik olarak kent ve yapı ölçeklerinde yeni bilimsel çalışmaların ve teknolojilerin paylaşılması,
• Bölgeye yönelik olarak yapılmış jeolojik ve jeo-fizik (yerbilimsel) araştırma ve çalışmaların sunulması,
• Jeolojik verilerin değerlendirilerek geleceğe yönelik deprem zararlarının azaltılması amaçlı çalışmaların değerlendirilmesi,
• Farklı meslek disiplinlerinin “Deprem”e yönelik çalışma ve önerilerinin sunulması,
yer almaktadır.
Katkı ve katılımınızı bekliyoruz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder