BERGAMA AKROPOLİS ESKİ BİR PLANDA |
BERGAMA (PERGAMON) KÜTÜPHANESİ
Prof. Dr. Mehmet Tunçer
Antik dönemde Bergama Akropolündeki diğer bir önemli yapı da ünlü Bergama Kütüphanesi’dir. 200.000 ciltlik eseri ile Alexandria'daki (İskenderiye) kütüphaneye rakip olarak inşa edilmiştir. Bergama’nın tarihte ünlü kütüphanesinin yeri 1880 yılında Akropol’de yapılan kazılarda Carl Humann ve Prof. Alexander Christian Leopold Conze tarafından ortaya çıkarılmıştır. I. Attalos tarafından kurulan ve M.Ö. 198 yılında ün alan kütüphanenin, Athena Tapınağı’nın kuzey koridoru arkasındaki konumu anlaşılmış ve planı yapılmıştır.
BERGAMA KÜTÜPHANESİ |
Conze’ye göre Herkulanum’da olduğu gibi, bunlara altlık üzerine konulan kitap dolaplarını saplamak için madenden yapılmış çengeller asılı bulunuyordu. Kitaplar, güney ve batının nemli havasından korunmak için kuzey ve doğuya konulmuş ve kitap raflarıyla duvarlar arasına yarım metrelik bir boşluk bırakılmıştı.
Kazıda, kuzeydeki duvarın ortasında büyük bir altlık bulunmuştur. Altlığın üstünde olduğu anlaşılan dev bir heykel de yerde yatıyordu. Başı ile gövdesi kopmuş olarak yere düşen bu heykel, kütüphanenin, Bergama’nın ve Krallığın koruyucusu Athena’nın heykeliydi. Galeride ayrıca Krates ve İrodikos (parşömenci), Halikarnasos’lu Herodotos (tarihçi), Miletos’lu lirik müzisyen Timotheos, daha ötede tarih yazarları Meleagros’un oğlu Balakros, Philotas’ın oğlu Apollonios gibi bilginlerin heykel ve büstleri bulunuyordu[1].
Daha önceleri, dört köşe sütun (herme) lerin üzerine konan büstler salonları süslüyorlardı. Fakat, Bergama’da bulunan altlıklar gibi tam boy heykellerin dikildiği görülmemiştir. Günümüzde bütün büyük kütüphane ve akademilere ünlü kişilerin portre, heykel ve tablolarını koyma geleneği, Bergama Kütüphanesi’nin bu sergileme yönteminin bir devamı sayılmaktadır.
Kütüphanenin dünya çapında bir değer taşıması için büyük çabalar harcayan Kral Eumenes bilgindi, sanat ve edebiyat koruyucusu idi. Çöküntüye uğramış Yunanistan’dan ve Hellen şehirlerinden birçok bilgin ve sanatçının Bergama’ya gelmesi sağlandı. Böylece Bergama, dünyanın uygarlık merkezlerinden biri haline gelmesi sağlandı.
Bu dönemde üzerine en kolay yazı yazılan madde “Papirus” idi. Ender olan bu madde Mısır’dan geliyordu. Taş, mermer ve madeni levhalarla oyulan tablet, tahta, derilere yazılan yazıların azlığı ve güçlüğü karşısında papirüs biricik yazı kâğıdı idi. Bir taraftan yeni yapıtlar ortaya çıkarılıyor, bir taraftan da eskiden yazılmış kitaplar satın alınıyor ya da kopya ediliyordu. Bergama’nın İskenderiye’ye karşı meydan okuyan bilimsel, kültürel gelişmesi karşısında Mısır Kralı papirüs dışsatımını yasakladı. Bergama Krallığı Papirüs’ün yerini alabilecek herhangi bir maddeyi getirene büyük ödül verileceği ve ona devletin onur yerleri açılacağı içte ve dışta duyurulmuştur. Sardes’li sanatçı Krates, Krala dişi keçi derisinden özel bir biçimde hazırlanmış bir örnek getirdi. İstenilen kullanışa elverişliliği görüle bu kâğıtlar bilim dünyasının yolunu ışıtacak olan “Parşömen” adını alacaktı.
BERGAMA KAĞIDI (PARŞÖMEN) |
… Bu kâğıda Bergama Kâğıdı (Pergaminae Chartae) adı verildi. Bu ad türlü kullanışlardan sonra bugünkü dilimize PARŞÖMEN biçimine ulaştı.”
Bayatlı, B., 1991, “Bergama Tarihinde Akropol”, S.39
Parşömen ile klasik dönemin tüm değerli yapıtları yazıldı, çoğaltıldı. Böylece Bergama Kütüphanesi edebiyat ve sanat hakkında parşömenlere yazılmış 200 bin tomar kitapla doldu. Bergama, İskenderiye Kütüphanesi karşısında bilim ve sanat bakımından erişmek istediği varlığı sağlamış oldu.
Bergama kütüphanesi, sadece düzgün yerleştirilmiş, katalogları hazırlanmış, düzenli olmakla yetinmemiş, aynı zamanda heykel ve tablolarla bir müze haline getirilmişti.
BERGAMA KÜTÜPHANESİ |
Bergama, M.Ö. 133’de Roma yönetimine geçtiği zaman, Romalı bilginler Helen kültürünü incelemek için aradıkları eşsiz eserleri Bergama Kütüphanesinde buldular.
Roma’da Sezar’ın ölümünden sonra başlayan iç savaş sırasında Bergama da ünlü kütüphanesini yitirdi. Antonius tarafından Tarsus’ta Mısır Kraliçesi Kleopatra’ya armağan edilen Bergama Kütüphanesi, M.Ö. 47 yıllarında bir savaş sırasında yanan İskenderiye’ye taşınmıştır.
PARŞÖMEN RULOSU |
Bergama, Helenistik ve Roma Dönemlerinde yazın alanında İskenderiye’ye yaklaşmış ise de, güzel sanatlar yönünden İskenderiye’nin çok üstüne yükselmiştir[2].
Klasik dünyanın 50 düşünürü içinde 22’sinin Anadolu’da yetişmiş ve bunlardan üçünün (Parmenides, Archesilaos ve Galenos) Bergama’dan çıkmış olması da bu bölgenin değerini belirtmeye yetmektedir.
PERGAMON AKROPOLIS |
Eumenes'in M.Ö.159 yılındaki ölümü üzerine yerine kardeşi II. Attalos Kral olmuştur. Onu da M.Ö.138–133 yılları arasında hüküm süren oğlu III. Attalos izlemiştir. Bu Kralların dönemlerinde de, Bergama'nın yeniden inşası ve bir sanat merkezi olarak gelişmesi sürdürülmüştür.
Attalos Hanedanı’nın son kralı olan III. Attalos'un 5 yıllık yönetiminden sonra, Bergama, bu Kral tarafından Roma'ya bağışlanmış ve onun ölümünden sonra Roma'nın Asya Eyaleti olmuştur .
Efes (Ephesos) ve İzmir (Smyrna) ile birlikte Asya Eyaleti’nin önemli kentlerinden birisi olan Bergama, M.Ö.27'de Roma İmparatorluğu’nun kuruluşu ile birlikte oluşturulan Pax Romana (Roma Barışı) içerisinde bağımsızlığını koruyan ve Asya birliği içerisindeki diğer kentlerle birlikte Roma'yla iyi ilişkilerde bulunan bir kenttir. Bu da antik kentin Roma'dan oldukça etkilenmesine neden olmuştur.
Bergama Roma Devri’nde de çok önemli bir merkez olarak gelişmesini sürdürmüştür. Bu devirde kentte hızlı bir nüfus artışı olmuş ve yaklaşık 150 000 kişiye ulaşmıştır. Bu nüfus artışı ile kent güneye, ovaya doğru yayılmaya başlamıştır.
Bu genişlemenin en büyük kanıtı Mısırlı Tanrılar için yapılmış bir Roma tapınağı olan Serapis Temple (Kızıl Avlu) ’ya ait kalıntılardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder