Bu Blogda Ara
2 Ağustos 2010 Pazartesi
BARTIN, AMASRA TARLAAĞZI MEVKİİ’NDE KURULMASI DÜŞÜNÜLEN “TERMİK SANTRAL” HAKKINDA
Prof. Dr. Mehmet Tunçer
Amasra ülkemizin ilk pansiyon turizminin geliştiği kesimidir ve halen bu özelliğini sürdürmektedir. Her mevsim tatillerini geçirmek için yerli ve yabancı birçok turist gelmektedir. AMASTRİS ANTİK KENTİ, OSMANLI KENT DOKUSU, cennet doğası, plajları ve zengin balık türleri ile, şehir ortamından daha çok sessiz ve en güzeli bu görünümünü almış Amasra’lıya önemli ölçüde ekonomik olarak katkı sağlamaktadır.
Amasra ve Tarlaağzı termik santralin kurulması düşünüldüğü “ÇEŞM-İ CİHAN” (dünyanın gözbebeği) cennet parçasıdır. Termik santralin yapımı olasılığına karşı sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler tepki göstermişler, yürüyüşler düzenlemişler, toplantılar yaparak tepkilerini ortaya koymuşlardır.
Bu yazıda; tartışmaları yaklaşık 3 yıldır sürmekte olan ve Bartın İli, Amasra İlçesi, Tarlaağzı Mevkii’nde kurulması düşünülen “Termik Santral” hakkında var olan 1/100 000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı kararları açıklanarak, bu santralin yapımına ilişkin Plan kararları açıklanacaktır.
1. 1/100 000 Ölçekli Zonguldak Bartın Karabük Çevre Düzeni Planı Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanarak 2007 yılında onaylanmıştır. (Plan 1) Bu Plan’da Amasra ve yakın çevresi için getirilen kararlar aşağıda özetle verilmiştir .
III.5.2. BARTIN VE BARTIN KIYI KESİMİ PLANLAMA ALT BÖLGESİ:
1/25 000 ölçekte Çevre Düzeni Planı yapılacak, Bartın’ın kıyı kesimlerinin tümünü (Amasra ve Kurucaşile) ve Bartın Kent Merkezi’ni kapsayan alanlar.
Bu hüküm uyarınca öncelikle, BU ALT BÖLGE’de 1/25 000 ÖLÇEKLİ ÇEVRE DÜZENİ PLANI HAZIRLANMALIDIR:
Gelişme potansiyeli olan kentsel kullanım alanları ile bunların etkileşim alanlarını ya da sahip olduğu ekolojik değerler açısından korunması ve geliştirilmesi gerekli alanları ya da sektörel açıdan gelişme potansiyeline sahip alanları kapsayan; nüfus, işgücü, sosyal ve ekonomik veriler ışığında gelişme eğilimlerinin belirlendiği ve daha detaylı incelenerek tamamı için bütüncül alt ölçekli çevre düzeni planı veya nazım imar planı yapılacaktır.
(Çevre ve Orman Bakanlığı, ÇED ve Planlama Gn. Md. lüğü, 1/100 000 Ölçekli Plan Hükümleri, S.3),
IV.2.2.7. Türkiye Taşkömürü Kurumu tarafından, taşkömürü havzasındaki kömür işletmelerinin (Kozlu, Kilimli, Çatalağzı, Amasra vd.) verimli ve etkin işletilmesine, çağdaş ve modern teknolojiler kullanılmasına ve tasman alanlarının belirlenerek önlemler alınmasına yönelik olarak “Taşkömürü Yönetimi Ana Planı” hazırlanır (yage S.19). (Böyle bir plan hazırlanmadan Amasra’daki işletymeler özelleştirilmiştir)
VI.1.5. BARTIN VE BARTIN KIYI KESİMİ PLANLAMA ALT BÖLGESİ
Bartın İl sınırından başlayan, Amasra ve Kurucaşile arası kıyı kesimini içeren alanlar ile Bartın Kent Merkezini içine alan alanlarda 1/25 000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı hazırlanacaktır (yage S.26);
PLAN’DA BU KESİMİN DOĞAL VE KÜLTÜREL/ARKEOLOJİK DEĞERLERİNİN KORUNMASI VE BU BÖLGENİN BİR EKO-TURİZM BÖLGESİ OLARAK GELİŞTİRİLMESİ ÖNGÖRÜLMEKTEDİR. Aşağı’daki kararlar da bunu gerçekleştirmeye yönelik olarak verilmiştir.
VI.1.5.1. Kıyı kesimlerinde, kıyı ve doğa turizmi potansiyeli, Bartın ve çevresine ilişkin doğa ve kültür turizmi potansiyeli değerlendirilerek, turizme yönelik kararlar üretilecektir (yage S. 26).
II.2.3. Turizm
Planlama Bölgesi’nde, gelecek vaat sektörlerden biri, turizm ve rekreasyon (eğlence– dinlence) sektörüdür. Safranbolu, Amasra, Kurucaşile, Filyos, Çakraz, İnkumu vd. uzun yıllardan beri ülkede hafta sonu turizminin başlıca ziyaret noktalarından olmuştur. Turizmin çeşitlendirilmesi, veriminin artırılması ve sürekliliğinin sağlanması konusunda ülke ölçeğinde ciddi çabalar harcanmaktadır. Korunması zorunlu olan
doğal ve kültürel/tarihsel değerlere ilişkin hedefler ile ekonomik sektörlerin gelişmesine ilişkin hedefler, birlikte, turizm ve rekreasyon hedefinin ve hizmet sektörünün geliştirilmesine destek olacaktır (ZBK Plan Açıklama Raporu S. 20) .
Bartın, 3000 yıllık geçmişinden günümüze taşıdığı seçkin tarihi, kültürel ve folklorik değerleri ile olağanüstü güzellikler sergileyen doğal turizm kaynaklarıyla önemli bir çekiciliğe sahiptir. Bartın İli, kültür turizminde; İnkumu, Amasra, Güzelcehisar, Mugada, Kızılkum, Çakraz, Akkonak, Göçkün, Kurucaşile Tekkeönü, Hatipler, Çambu, Karaman, Kapısuyu pilajları ile deniz turizminde; Bartın ırmağı ile ırmak turizminde; Uluyayla, Ardıç ve Gezen yaylaları ile yayla turizminde; Küre Dağları Milli Parkı, kanyonlar, mağaralar, şelaleler, düdenler gibi ilginç karstik oluşumları ile dağ turizminde; Gürcüoluk, Sipahiler ve Uluyayla Mağaraları ile mağara turizminde; gerek karasal alanlar gerekse su yüzeyli alanlar üzerinde sahip olduğu zengin yaban hayatı ile av ve yaban hayatı turizminde değerlendirilebilecek kaynaklara sahiptir. Bu
yönüyle EKOTURIZM VE KÜLTÜR TURiZMİ’nin ve buna bağlı gelişecek hizmetler
sektörünün ön planda olduğu bir kimlik üstlenecektir. Turizm sektörünü, tarım ve
sanayi izleyecektir (ZBK Plan Açıklama Raporu S. 37) .
II.4.10. Turizm - Kentleşme
Turizmle ilgili tüm yatırımların doğal, tarihsel ve sosyal çevreyi kollayıcı, koruyucu ve geliştirici bir yaklaşım içinde olmasına azami özen gösterilmelidir. Turizmin özellikle doğa turizmi ve kültür turizminin kentsel ve doğal çevreleri koruyup geliştirmeye yönelmesine yönelik stratejiler ve planlama kararları geliştirilecektir. Safranbolu, Bartın, Amasra gibi tarihsel çevrelerin bütüncül koruma amaçlı planlanması, kent ile kullanım, ulaşım ilişkilerinin kurulması bir alt ölçekte önem taşımaktadır (ZBK Plan Açıklama Raporu S. 28) .
.
VI.26.1.2. Manzara Yolu (Turistik Yol)
Amasra - Bartın - Abdipaşa – Ovacuma - Safranbolu arasındaki ana akslar, etkileyici ve özgün doğal karakterinin korunması amacıyla “manzara yolu (turistik yol)” olarak korunacaktır;
Bu yolun iki yanındaki doğal bitki örtüsü korunacaktır. Bu yolun altyapısının iyileştirilerek korunması sağlanacaktır. Yol boyunca dinlenme ve özel bakı/manzara noktaları düzenlemeleri, yapılaşmaya gidilmeden yapılacaktır (yage S. 45).
VI.26.3.6. Bartın ve Amasra Limanları geliştirilecek, deniz ulaşımı ve yatçılığa yönelik değerlendirilecektir (yage S. 47).
PLAN 1: AMASRA VE YAKIN ÇEVRESİ’NE İLİŞKİN 1/100 000 ÖLÇEKLİ ÇEVRE DÜZENİ PLAN KARARLARI (Eskiz)
V.5.2.2. Amasra
Amasra Kenti’nde doğal ve tarihsel/kültürel çevrenin korunması, kent kimliğinin geliştirilmesi, sağlıklı ve yaşanabilir bir turizm merkezi oluşturulabilmesi amacıyla bölgenin özelliklerine uygun, doğal çevreye, tarihi mirasa ve kültürel dokuya duyarlı ve koruyucu, bölge ekonomisine ve toplumsal yaşantıya katkıda bulunacak sürdürülebilir turizm politikasının geliştirilmesi gerekmektedir. Bu politika sadece Amasra Kenti’ni değil Amasra İlçesi’nin tümünü kapsayacak bir politika olacaktır.
Planlama döneminde, Amasra ilçesi, planda öngörülen strateji ve politikalarla gelişmiş, sağlıklı ve yaşanabilir bir doğa ve kültür turizmi merkezi olacaktır (ZBK Plan Açıklama Raporu S. 38) .
BU DOĞA CENNETİ’NE DEĞİL TERMİK SANTRAL YAPMAK, DÜŞÜNMEK BİLE BÜYÜK BİR HATA OLACAKTIR.
ÜLKEMİZİN İMZA ATTIĞI KORUMAYA İLİŞKİN ULUSLAR ARASI SÖZLEŞMELER, KORUMA VE SİT KARARLARI, 1/100 000 VE ÖNCEKİ 1/25 000 ÖLÇEKLİ ÇEVRE DÜZENİ PLAN KARARLARI VE PLAN RAPORLARI BUNUN MÜMKÜN OLAMAYACAĞINI GÖSTERMEKTEDİR.
2. 1/100 000 Ölçekli Zonguldak, Bartın Karabük Çevre Düzeni Planı’nda; ORGANİZE SANAYİ, KÜÇÜK SANAYİ, BÖLGESEL LİMAN, SERBEST BÖLGE, VE TERMİK SANTRAL gibi çevresel sorun yaratabilecek yatırımlar, önlem alınmak kaydı ile; 1990’lardan beri planlanan ve geliştirilmesine çalışılan FİLYOS VADİSİ’nde oluşturulması planlanan “ BÖLGESEL ÇALIŞMA ALANI” na yönlendirilmiştir (Plan 2) .
PLAN 2: FİLYOS ÇEVRESİ ve FİLYOS VADİSİ ÇEVRESİ’NE İLİŞKİN 1/100 000 ÖLÇEKLİ ÇDP KARARLARI Kaynak : http://www.cedgm.gov.tr
VI.27. Enerji Üretim Alanları (STR.4)
Enerji üretimine ilişkin tesisler yapılmadan önce olası Çevresel Etkileri irdelenecek ve Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci tamamlanacaktır. Bu kapsamda, kurum ve kuruluşların uygun görüşlerinin alınması ve mütabakatı zorunludur. Kurulmuş/kurulacak tesislerde, ilgili mevzuat çerçevesinde çevresel tüm önlemlerin alınması zorunludur (yage S. 48).
AMASRA TARLAAĞZI İÇİN HAZIRLANAN “ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRME RAPORU” ASLINDA FİLYOS VADİSİ İÇİN HAZIRLANMALIYDI . İMAR HUKUKUNA GÖRE BİR ALT ÖLÇEKLİ PLAN KARARI (1/25 000, 1/5000, 1/1000) ANCAK, ÜST ÖLÇEKLİ PLAN KARARI DOĞRULTUSUNDA HAZIRLANABİLİR (Burada üst ölçek 1/100 000’dir)
Yani, ANAYASA niteliğinde Üst Ölçekli bir Plan olan 1/100 000 Ölçekli Zonguldak Bartın Karabük Planlama Bölgesi Çevre Düzeni Planı’nda TERMİK SANTRAL bulunmamaktadır ve buna ilişkin itirazlar da Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından reddedilmiştir. Buna rağmen hazırlanan “ÇED Raporu” nun hukuken geçerliliği bulunmamaktadır.
VI.27.1. Enerji Üretimi (Termik)
VI.27.1.1. Termik Santrallerde ileri teknoloji kullanılacaktır. Çevreyi koruyacak önlemler alınacaktır. Bu yönde kararlar için Havza Yönetim Birimi, Ekonomik Kalkınma Ajansı (EKA), Valilikler ile ağır sanayi ve enerji sektörleri işbirliği ve eşgüdüm içinde çalışacaklardır (yage S. 48).
V.31. PLANLAMA BÖLGESİNDEKİ AĞIR SANAYİLERİN FİLYOS YATIRIM HAVZASI’NA YÖNLENDİRİLMESİ SAĞLANACAKTIR. (STR.1) (PLAN 2) Ancak, planlama bölgesinin fiziki/ekonomik yapısı ve Yatırım Havzası’nda bulunan Filyos Serbest Bölgesi’nin statüsü gereği yer seçimi olanağının bulunmadığı durumlarda;
- Demir-çelik Sanayi, diğer Sanayi Alanları veya Organize Sanayi
Bölgelerinde yer alabilir.
- Termik Santrallerde; yatırımcılar / yatırımcı kurumlar faaliyete ilişkin alternatifli yer seçimini bu plan kapsamında, bölgede yaratacağı sosyal, ekonomik ve mekansal değişimleri de göz önünde bulundurarak yapacaktır.
- Yatırımcılar / yatırımcı kurumlar yer seçimini ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerini alarak bu plan kapsamında değerlendirilmek üzere Bakanlığa iletir. Bu doğrultuda alt ölçekli plan ve çevresel etki değerlendirmesi çalışmaları birlikte yürütülür. Onaylanan planlar sayısal ortamda koordinatlı olarak, veri tabanına işlenmek üzere, Bakanlığa gönderilir (yage S. 23).
Alternatifler tartışılmadığı gibi tek alternatifmiş gibi, Amasra Tarlaağzı sürekli gündemde tutulmaktadır. Bunda kömürün Amasra’dan çıkarılmasının ve taşıma maliyetinin minimize edilmesinin düşünüldüğü açıktır. Ancak ÇEVRESEL MALİYET / KAMUSAL MALİYET göz ardı edilmektedir.
3. Termik Santrallerin Doğal Çevre ve Peyzaj Üzerine Etkileri:
Bir termik santral bulunduğu yerin coğrafyasına nasıl zarar verir ? Havayı nasıl kirletir? İnsanları nasıl zehirler? Bunu görmek için alternatif çok aslında Türkiye’de. Ama hem termik santralin hem de kömürün verdiği zararları bir arada görmek istiyorsanız, şüphesiz ki gitmeniz gereken ilk yerlerden biridir Soma. Çünkü hem kömür madenleri hem de termik santral bu şirin ilçeyi, bırakın yaşamayı, nefes bile alınamayacak bir yer haline getiriyor .
Tarlaağzı’na yapılacak bir termik santral Amasra ve Bartın’ın insan sağlığını tehdit ederek bölgedeki doğa ve kültürel turizm olgusuna büyük bir darbe indirecektir. Bütün dünyada yasaklanmakta olan termik santral atıkları ile su, toprak ve hava kaynaklarını kirletmekle kalmayacak, orman varlığını, deniz su ekolojik ortamını yok edebilecek, ekolojik bakımdan hassas bir bölge olan “Kastamonu-Küre Dağları Milli Parkı”nı da etkisi altına alacaktır.
Projenin inşaat döneminde yapıların yapılacağı bölgeler ile açık kül depolama alanı ve liman alanında göstermeye başlayacak olan peyzaj karakteri, işletme döneminde bazı ünitelerde geri dönüşümü olmayacak biçimde farklılıklara uğrayacaktır.
TARLAĞAZI Proje alanında, doğal çevre ve peyzaj değişimine neden olabilecek başlıca sebepler şu şekilde sıralanmaktadır:
• Tahrip olan ve bu tahrip sonucunda değişen yüzey örtüsü,
• Ortadan kaldırılacak olan bitki örtüsü,
• İnşa edilecek üniteler / kullanımlar,
• Arazi desenindeki / kullanımındaki değişim,
• Kazı - dolgu çalışmaları sonucunda değişen topografya,
Doğal ve fiziksel anlamda gerçekleşecek en büyük değişim liman kıyısı, santral alanı, regülatör, iletim yapısı, yükleme havuzları, cebri borular ve santral ünitelerinin yerleşim yerlerinde yaşanacaktır.
Bu noktalarda doğal bitki örtüsü tahrip olurken, ekosistemdeki denge, müdahaleler sonucunda geçici olarak aksaklıklara uğrayacaktır.
Kömürün pençesinde kıvranan şehir: Soma
TÜRKİYE 11/02/2010 / 22:50
Bir termik santral bulunduğu yerin coğrafyasına nasıl zarar verir ? Havayı nasıl kirletir? İnsanları nasıl zehirler? Bunu görmek için alternatif çok aslında Türkiye’de. Ama hem termik santralin hem de kömürün verdiği zararları bir arada görmek istiyorsanız, şüphesiz ki gitmeniz gereken ilk yerlerden biridir Soma. Çünkü hem kömür madenleri hem de termik santral bu şirin ilçeyi, bırakın yaşamayı, nefes bile alınamayacak bir yer haline getiriyor.
Ayhan ORHAN___
HABER MERKEZİ
Soma’da yaşanılan çevre felaketini yıllardır biliyor, duyuyorduk aslında. Yeşil Dünya Gazetesi yayın hayatına başladıktan sonra, gerçekleri bir de kendi gözümüzle görelim, konuyu yeniden kamuoyu gündemine getirelim istedik. Bunun için Soma’ya hareket ettik.
İlçenin her tarafı ya gri ya siyah
Soma’ya vardığımızda saat 15.00 civarıydı. Bizi önce termik santralin dumanı hiç eksik olmayan ince uzun bacaları karşıladı. Girişte birkaç kare fotoğraf çektikten sonra şehrin merkezine doğru yolumuza devam ettik.
Birkaç kilometre sonra Soma’nın girişindeydik. İlçenin ilk evlerini gördüğümüz anda, yaşanan drama ve çevre felaketine tanıklık etmeye başladık. Bakımsız yollar, çarpık bir şehirleşme ve ilçenin üzerine çökmüş kesif bir gri duman karşıladı bizi. Buranın bir kömür şehri olduğu her halinden belli oluyordu. Kömür taşıyan kamyonlardan ya da yol kenarındaki depolardan yükselen kömür tozları, ilçenin caddelerine, sokaklarına bulaşmıştı.
Soma’da nefes almak zor
İlçede yaşanan sıkıntılar konusunda bilgi almak üzere, ilk durağımız İstasyon Mahallesi muhtarlığı oldu. Çünkü Muhtar İbrahim İlhan ilçenin yaşadığı çevre sorunlarıyla en çok ilgilenen kişilerden biri. Bunu cesurca gündeme getirip kamuoyu oluşturmaya çalışıyor.Bu nedenle kendisini ziyaret edip, yaşananları bir de onun ağzından duymak istedik.
Muhtarlık binasının önünde durup araçtan indiğimizde, ilk yaşadığımız şey genzimizi yakan kesif bir duman kokusuydu. Ciğerlerimize çektiğimiz o kirli hava, Soma’da yaşanan çevre felaketinin boyutlarını da gözler önüne seriyordu. Öyle ki, bu kötü kokuyu ilçenin hemen hemen her tarafından almanız mümkün. Ciğerlerinize resmen kömür tozu çektiğinizi hissediyorsunuz Soma’da
“Halk hastanelerden çıkmıyor”
İbrahim İlhan yıllardan beridir Soma’da muhtarlık yapıyor. İlçede sevilen, sayılan, güvenilen biri. ‘Çevre kirliliği’ deyince, sanki eski ve derin bir yarasına parmak basmışçasına iç çekiyor ve başlıyor anlatmaya;
“ Bu santral buraya yapılana kadar, Soma cennet gibi bir yermiş. Ormanı yeşil, havası mavi, suları berrak bir cennetmiş. Ne zaman ki santral yapıldı, o zaman cehenneme döndü buraları. Artık ormanlarımız gri, sularımız siyah. Gökyüzünü ise görmek çok zor. Soma’da çok büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Özellikle A ünitesi denilen eski santralin bacasından adeta zehir yayılıyor etrafa. Defalarca uyardık. Tedbir alacaklarını söylediler ama yapmadılar. Geceleri yükselen duman yüzünden her taraf gri renge dönüşüyor. Gece astığımız çamaşırı, sabah kirden siyahlaşmış halde buluyoruz. Kısacası, hem kömür ocakları hem de santral yüzünden burada hava ve çevre kirliliği yaşanıyor.”
Muhtar İlhan’ın anlattığı bir başka olay ise, felaketin sonuçlarını özetlemeye yetiyor aslında;
“Halk hasta. Solunum yolları rahatsızlığı yaşayan çok insan var Soma’da. Hatta bir çok kişi akciğer kanserine yakalanıp öldü buralarda. İzmir yakın olduğu için, genelde hastalarımız oradaki hastanelere gider. Doktor, gelen hastamızı muayene ettikten sonra, kimliğine bile bakmadan sorar ‘Sen Somalı’mısın’ diye. Çünkü bir termik santralin insan sağlığında yol açtığı her türlü zararı ve sebep olduğu hastalıkları bulmak mümkün Somalılar’da”
İkinci durağımız, santralin hemen yanıbaşındaki Zafer Mahallesi. Mahalle Muhtarı Hüseyin Balkan da termik santralin rehabilite edilmesi için savaş verenlerden. Santralin ilçeye istihdam sağladığını ancak bunun, yol açtığı çevre tahribatına göz yummak için gerekçe olamayacağını söyleyen Balkan, 2007 yılında bacalara takılan filtrelerin, sorunu çözmeye yetmediğinin altını çiziyor;
“ Üç yıl önce evlerimizin üzerine kül ve pislik yağıyordu. Filtrelerin takılmasının ardından sorun biraz çözülür gibi oldu. Ama küçük bacalarda hala filtre yok. Biz bunlara da bir an önce filtre takılmasını istiyoruz. Mahallemizin doğusundan sulu kül boruları geçiyor. Bu kül daha sonra 1 kilometre yukarıdaki Ayıtlı Barajı’na dökülüyor. Santralin suları buradan da dereye veriliyor. Özellikle yağışlı havalarda, derenin taşmasıyla birlikte evler ve işyerleri, bu pis sularla doluyor. Gereken yerlere başvurular yaptık. Sorunun bir an önce çözülmesini bekliyoruz.”
Dere yatağı kömür deposu gibi
İlçenin bir diğer sorunu da kömür ocakları. Bir kömür ocağının, bulunduğu yerleşim birimine verdiği vereceği bütün tahribatlar fazlasıyla var Soma’da. Bunu en net şekliyle görmek üzere, ilçenin içinden geçen dereye gidiyoruz. Kömür ocakları ve depolarından gelen sular, arıtıma tabi tutulmadan dereye veriliyor. Bunlar, genelde kömürlerin yıkandığı sular olduğu için, suya karışan kömür tozları dere kenarında 30 santimetre kalınlığında tabakalar oluşturmuş. Dere yatağı adeta kömür deposu gibi. Dereden etrafa yayılan pis koku ve simsiyah sular da cabası.
Çevredeki bir kömür işletmesine, suları arıtıp posaları kullandıkları için çevre ödülü verildiğini duyunca gülümseyip geçiyoruz. Bu ülkede birilerine çevre ödülü vermek bu kadar kolay olmasa gerek.
Maden toprağından yapay tepe
Kömür ocakları, ilçenin coğrafi şeklini değiştirmiş resmen. Ocaklardan çıkan toprak, yakındaki tepelere döküle döküle, ortaya ihtişamlı bir tepe çıkmış. Burayı önce dağın bir uzantısı zannediyoruz. Ama rengi daha açık. Sorduğumuzda aldığımız bu cevap bizi şaşkına çeviriyor. İşin daha da vahim tarafı, bu yapay tepenin altında yerleşim yeri var. Olası bir toprak kayması, Soma’da büyük bir felakete yol açacak. Yetkililer ise bu tepeye karşı duyarsız. Her geçen gün biraz daha yükselen bu felakete ‘dur’ diyen yok.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder