Bu Blogda Ara
3 Aralık 2009 Perşembe
BERGAMA KENTSEL VE ARKEOLOJİK SİT ALANLARI’NIN KORUNMASINA YÖNELİK POLİTİKALAR 6
VI. BERGAMA KENTSEL VE ARKEOLOJİK SİT ALANLARININ KORUNMASI VE GELİŞTİRİLMESİNE YÖNELİK GÖRÜŞ VE ÖNERİLER
VI.1. ARKEOLOJİK SİT ALANLARI
Zaman ve insanoğlunun Bergama Antik Kentinde yapmış olduğu tahribat ve erozyon karmaşık bir sorun demeti yaratmaktadır. Isı değişimi, rüzgar, su ve deprem gibi doğal kuvvetlerin erozyonu yanında, insanoğlunun yarattığı yağma ve tahripler, yöreye yerine konmayacak kayıplar vermiştir.
Uluslararası kabul edilmiş kazı, restorasyon ve koruma yöntemleri ile (Venedik Tüzüğü vd.) doğanın bu tarihi anıtlar üzerinde yaptığı aşındırma geciktirilebilir.
Ayrıca iyi planlanmış ve uygulanmış bir tanıtım ve gezi programı, ziyaretçiler ve gelecek kuşaklar için korunacak olan bu kültürel mirasa daha anlayışlı ve bilinçli gözle bakılmasını destekleyecektir.
Bergama Arkeolojik Sit Alanlarında korumanın sağlanması, eserlerin bir bütün olarak kalmalarını ve en iyi şekilde sergilenmelerini sağlamak için özel bir özen gösterilmelidir. Bu işlemlerin en önemlisi, arkeolojik alanlar içinde ve yakın çevresinde gecekondu işgalinin ve kaçak yapılaşmaların önlenmesidir.
Halen açıkta duran parçaların takviyesi, yerlere düşmüş olan kalıntıların korunması önem taşımaktadır. Arkeolojik kalıntıların korunması, üstlerinin örtülmesi, geçici depolama veya sergileme amacıyla yöreden alınması veya uygun olan yerlerde yapının özgün durumunda restore edilmesi gerekmektedir. Yerlere düşmüş olan mimari elemanların toplanarak yeniden bir araya getirilmesi, anastilosis uygulamaları Antik Kente bir bütünlük görüntüsü kazandıracaktır.
“Bergama Arkeopark” uygulaması için yeni bir “Arkeoloji Master Planı “ yapılmalı, arkeolojik araştırmalar birleştirilerek kentin 'Reconstruction Planı' yapılarak, kentin Roma Dönemindeki durumu ortaya çıkarılmalı, arkeoloji, restorasyon, planlama, peyzaj, kent mobilyası ilkeleri doğrultusunda detaylı plan ve projeleri yapılmalıdır.
VI.2. KENTSEL SİT ALANLARI
Bergama Belediyesi sınırları içinde kamu elindeki arsa ve arazi stoku belirlenmeli, bu alanlar özel mülkiyete devir edilmeden, plan kararlarının gerçekleştirilmesi doğrultusunda kullanılmalıdır.
Belediye kentin gelişmesini sağlıklı bir şekilde kontrol edebilmek amacıyla, gelişme konut alanlarında arsa edinmeli ve bu alanların alt yapısını sağlayarak imkanları ölçüsünde konut üretmeli, tasfiye alanlarından tasfiye edilecek kişileri arsa tahsisi, kendi evini yapana yardım, kredi verme ya da konut verme vb. yöntemlerle ev sahibi yapmalıdır. Belediye, Koruma İmar Planı'nın uygulanması ve kamu yararlı kullanımların gerçekleştirilmesini sağlamak amacıyla önemli bir yasal araç olan İmar Kanunu’nun 18. Maddesini (Hamur Kuralı) uygulamalıdır.
Kentsel sit alanı içinde, restorasyon ve onarımların denetlenmesi, yeni yapılacak yapıların, plan eki olan uygulama yönetmeliği ve plan notları çerçevesinde sivil mimarlık örnekleriyle uyumunun sağlanması için Bergama Belediyesi’nde, doğrudan Başkana bağlı bir “Tarihi Çevre Koruma Müdürlüğü” oluşturulmalıdır. Bu Müdürlük, çevre düzenleme çalışmaları ve tek yapı uygulamalarını denetlemelidir. Ayrıca, evini onarmak isteyene plan, proje ve maddi yardım yaparak koruma uygulamalarını desteklemeli, Bergama ile ilgili geliştirilen plan ve projeleri sergiler açarak halka tanıtmalı, broşürler basıp halkın ilgi ve katılımını sağlamalıdır.
Belediye anıtsal ve sivil mimarlık örneklerinin korunmasını sağlamak amacıyla, Kültür Bakanlığı ve diğer ilgili kamu kuruluşları ile, özel sektörün parasal ve teknik desteğini Bergama'ya çekmek amacıyla çalışmalar yapmalı, 'Bergama Koruma Amaçlı İmar Planı' ve buna bağlı geliştirilecek olan projeleri yurt dışında tanıtarak kültürel amaçlı kredi, fon ve yardımlardan kaynak sağlamaya çalışmalıdır.
Zeus Sunağı'nın geri getirilmesi için girişilen çabalar yanı sıra, daha yoğun bir çaba da Bergama'nın kendisinin elden gitmemesi için harcanmalıdır.
VI.3. UYGULAMA SÜRECİ İÇİN BAZI POLİTİKA ÖNERİLERİ
Ülkemizde Koruma Amaçlı İmar Planları, onama sürecinden geçtikten sonra, diğer planlar gibi kendi doğal sürecine terk edilmektedir. Ancak korunması gereken kent parçaları, planın uygulamaya aktif olarak sokulmaması sonucunda kaçınılmaz bir şekilde çöküşe doğru sürüklenmektedir. Bir kaç yıl sonra yeni bir plan süreci başlatılmakta ve bu yöreler zamanla yitirilmektedir. Ayrıca tescilden düşme, sit alan sınırlarında değişiklik yapılması, daraltılması da bu süreci olumsuz etkileyen faktörlerdendir.
Koruma Amaçlı İmar Planı uygulaması imar planları gibi zaman içinde çok fazla yayılmamalıdır. Aktif/eylemsel planlama ve uygulama süreci hakim olmalıdır.
Öncelikle neyi/nasıl korumak gerektiği üzerinde fikir birliğine varılması gereklidir. Sadece taşınmaz kültür varlıkları olan tek yapıları mı, yoksa bütünüyle, tüm öğeleri ile kültür mirasını mı? Maddi ve manevi kültür varlığımızı ve onun doğal çevresini korumak zorundayız. Ancak bunun uygulamadaki güçlüklerini de bilmek, gerçekçi çözümler getirmek açısından yararlı olacaktır.
VI.3.1. YEREL YÖNETİMLERİN YASAL OLANAKLARI / YETKİ VE GÖREVLERİ / KREDİ OLANAKLARI
(Bu bölümün geliştirilmesi için yeni yasal çerçeveye bakılmalıdır, yazarın notu /2009)
1580 sayılı, 1930 tarihli Belediye Kanunu'nun bazı maddeleri Belediyelere koruma ve ıslah konusunda önemli yetkiler vermektedir. Bu kanun oldukça eski olmasına rağmen halen kullanılmaktadır.
Bu kanunun bazı maddeleri aşağıdadır:
Madde 15/35 : "Belediye'ye ait çeşmeleri, sebilleri, park ve havuzları düzenlemek, korumak".
Madde 115 : "Kapalı Çarşı, han ,bedesten, saraçhane, tabakhane, imalathane ve sanathane gibi tarihi kültürel ve sanat değeri olan, ortaklaşa kullanılan ve birbirlerine bağlı olan yerlerin korunması, onarılması ve idamesi için, sahiplerine yapılan bildirimden sonra yapılmadığı takdirde, bunların yapımı Belediyelere aittir".
Madde 159 : "Belediye sınırları içinde, sahipsiz arazi mahiyetindeki, seyrangah, çayır, mer'a, koruluk, yıkılmış kale ve kulelerin, metruk arsaların ve enkazının tasarruf, idare ve nezaketi bütün hukuk ve vecaibi ve geliri ile beraber Belediyelere devir olunur.'
3030 sayılı Büyük Şehir Belediyelerinin Yönetimi hakkındaki kanun ve yönetmeliği uyarınca hazırlanan Ankara Büyük Şehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nden bazı örnek maddeler aşağıya alınmıştır:
Madde 90-1: Yeni İnşaat, Tamir ve İhyalar :
"Ankara Sit Alanlarında, Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu ve Ankara Bölge Kurulu kararları doğrultusunda mimari karakteri bozulmamak şartı ile mevcut binalara tamir ve ihya, boş parsellerde ise yeni inşaat için ruhsat verilebilir".
Madde 90-2: İnşaat Ruhsatında İmar Çapı Aranmaması” :
"Ankara Sit Alanlarında G.E.E.A.Y.K.'nun 12.04.1980 gün ve A-2167 sayılı kararında yer alan "Geçit Dönemi Koruma Geliştirme Planı" yapılaşma koşullarına göre, Kültür ve Turizm Bakanlığı, T.K.T.V. Yüksek Kurulu ve Ankara Bölge Kurulu'nca alınan yeni yapılaşma kararlarının uygulanmasında, imar durumunu gösterir çap yerine, kadastral parsel üzerinde yapının oturduğu veya oturacağı kısmı gösterir bir röperli, yoksa ebadı gösterir kroki verilecektir".
Bu madde ile imar planı durdurulmuş olan sit alanlarında eski doku içinde Koruma Kurulu kararları ile yapılaşma mümkün olabilecektir.
Madde 90-3: Cephe Karakterini Koruma :
"Bu alanlarda verilecek tamirat ve tadilat izinleri ile ihya edilecek binaların çevreye uyumlu cephe karakterini koruması şarttır. Tamir ve yeni yapılaşmalarda koruma imar planları uygulama koşulları, T.K.T.V. Yüksek kurulu ve Ankara Bölge Kurulu geçerlidir".
Madde 90-1: “Sit alanlarında taşınmazı bulunan mülk sahipleri şehrin sıhhi şartlarını ve estetiğini sağlamak amacıyla, taşınmazların statik sistemlerinin; çatı, saçak ve tamirlerini yaptırmakla yükümlüdürler. İlgili Belediyesi gerekli gördüğü taktirde bu taşınmaz sahiplerinden çevreye uygun bakım ve tamirat yapılmasını isteyebilir. Yapı taşınmaz kültür varlığı (tescilli) ise, bakım ve tamirat için mal sahipleri mevzuat çerçevesinde kredi talebinde bulunabilirler. Tamiratı gerekli görülerek ilgili Belediyesi tarafından yapılması halinde masraflar mal sahibince karşılanır .”
Bu madde görüldüğü gibi, kentsel sit alanlarında yeni yapılaşma, bakım ve onarım konusunda, koruma alanlarında yetkili olan Ankara Büyük Şehir Belediyesi ve Altındağ Belediyesi'ne büyük olanaklar sağlamakta, mal sahiplerine yaptırım getirmektedir.
Bergama İmar Yönetmeliği’nde yukarıdaki örneklere benzer değişiklikler yapılabilir ve Belediye uygulama için önemli bir araca sahip olabilir.
Kredi konusunda ise; 25.06.1985 tarih ve 18791 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Özel Hukuka Tabi Gerçek ve Tüzel Kişilerin Mülkiyetinde Bulunan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının Onarımına Katkı Fonu Yönetmeliği”, koruma konusunda tescilli yapıların bakım ve onarımı için Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca, ayni, nakdi ve teknik yardımlar ile verilecek kredilerin usül ve esaslarını belirlemektedir.
(3386 sayılı) 24.06.1987 tarih ve 19497 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren “2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun” 'un 5. Maddesinde ise ;
“Koruma amaçlı imar planında kültürel amaçlara ayrılan tescilli yapıların, bu amaçla onarılıp değerlendirilmesi kaydıyla koruma kurullarının karar ve Bakanlığın tasdiki ile belediyelerce kamulaştırılması yapılabilir”.
şeklinde bir ibare eklenmiştir.
Buna Madde Belediyelere, Kentsel sit alanlarındaki Kültürel amaçlı yapıları kamulaştırıp onarım olanağı vermektedir.
Ayrıca aynı maddenin (f) bendinde;
“Sit Alanı olması nedeni ile kesin inşaat yasağı getirilmiş korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının bulunduğu parseller, malikinin başvurusu üzerine bir başka hazine arazisi ile yer değiştirilebilir. Üzerinde bina, tesis var ise, malikinin başvurusu üzerine rayiç bedeli 2942 Sayılı Kanunun 11. Maddesi hükümlerine göre belirlenerek ödeme yapılır.”
Burada ise mal sahipleri ile belediye arasında karşılıklı bir anlaşma yapılması olanağı verilmiştir. Kentsel sit alanlarındaki bazı yapılar, bu şekilde takas yapılarak mülkiyeti belediye tarafından elde edilebilir.
Belediyelerin koruma ve çevre düzenlemesi konusundaki, yukarıda bahsedilen bazı yasal olanaklar incelendiğinde mevcut yasal çerçevenin belediyelere koruma uygulaması konusunda geniş olanaklar sağladığı sonucuna varılmaktadır.
Bu olanaklar, belediyelerin son bir kaç yıl içinde artan maddi ve teknik gücü ile birleştirilerek kullanılabilir.
Konu, sadece koruma olmayıp, sıhhileştirme (rehabilitation), yeniden canlandırma (revitalizasyon), koruma (conservation) ve kentsel yenileme (urban renewal) gibi kavramları da içermektedir.
Kentsel koruma ve yenileme çalışmaları kapsamında, tarihi, mimari, görsel ve etnografik değerler taşıyan Bergama sit alanlarının, ölü müze alanları olarak değil, yaşayan ve içinde bulundukları bölge veya kentin planlanmış gelişimine katkıda bulunan çevreler olarak korunması gereklidir.
Kuşkusuz böyle bir yaklaşım için, korunacak ve yenileştirilecek alanlarda başlatılacak ve sürdürülecek eylemler için, gerekli ilk finansman sağlandıktan sonra, bu alana verilmiş olan işlev, bu finansmanı geri döndürecek bir mekanizmaya bağlanmalıdır. Aksi takdirde, kaynakları sınırlı olan Bergama Belediye'sinin kültür amaçlı da olsa geri dönmeyecek meblağlar ödemesi ya çok sınırlı kalır, ya da olanak dışı olur.
Bergama Belediyesi:
1. Döner Sermaye İşletmesi kurabilir,
2. Birlik kurabilir, birliğe ve ortaklığa katılabilir, onarım için özel firmalara, vakıflara yetki vererek uygulama yapabilir,
3. Belediye Bütçesi içinde, ya da Belediye Bütçesi dışında
işletme eliyle yönetme modelini uygulayabilir.
Bu uygulama modellerinden özellikle döner sermaye ve işletme örgütlerinden kentsel koruma ve yenileşme için yararlanabilir. Bu tür örgütler mevcut yasalarla hemen kurulabilirler ve kentsel koruma ve yenileştirmeye ekonomik bir boyut kazandırabilirler.
Proje tamamı içinde, “ÖZEL PROJE ALANI” olarak belirlenen
özellikli kentsel tasarım ve restorasyon alanlarının tespiti ile bu bölgelerin hazırlanacak projeler uyarınca onarım ve kullanımlarının sağlanması mümkündür.
Ancak bu yörelerde, öncelikle altyapının yapılması, mevcut altyapının ıslahına ve telefon, elektrik tellerinin yeraltına alınmasına, üst yapının düzenlenmesine daha sonra geçilmelidir. Özel Proje Alanları’nda, konut işlevinin sürmesi için, bir karar varsa, buradaki koruma ve yenileşmeyi konut yapımını üstlenmiş bir döner sermaye işletmesinin gerçekleştirilmesi için, yasal hiç bir engel yoktur.
Öte yandan bu konutları işlevlerine uygun bir biçimde lojman, öğrenci yurdu vb. amaçla işletmek, yatırımı geri dönüşü olmayan bölgeyi sürekli korumaya yönelik, yasal örgütlü bir davranış olacaktır. Örgütlenme biçimi “Belediye İşletmesi” olan bu işletmenin görev alanı, koruma-yenileşme alanı, bu görevi belirleyen sınırları çizen en önemli araç da Koruma İmar Planıdır.
Bu nedenle; Bergama Koruma Planı üzerindeki tartışmalara son verilerek, planı, korumaya yönelik yasal/hukuksal bir belge haline getirmek gerekir.
Koruma kararları örgütler arası bir karar sürecidir. T.K.T.V. Yüksek Kurulu karar üreten bir kuruluş olmasına karşın, uygulama denetim ve parasal kaynak kullanma yetkisi diğer kamu kuruluşlarına ve özellikle belediyelere verilmiştir. Bu nedenle, Planın onayında Koruma Kuruluna çok önemli görev ve sorumluluk düşmektedir.
Bergama Belediyesi, eski kent kesimlerinin, tarihi ve doğal çevrenin korunmasında, ıslahı ve yenilenmesinde etkin olarak görevlerini yapabilmesi için, şu hususları göz önünde tutmalıdır:
1. Sürekli, planlı, programlı ve projelere dayalı çalışma gerektiren kent koruma ve yenileme çalışmalarında ve uygulamalarında, Merkezi Kuruluşlardan (Kültür ve Turizm Bak. Bayındırlık ve İskan Bak., Maliye ve Gümrük Bak., vb.) Bergama Belediyesi'ne kaynak aktarılması sağlanmalı ve koruma geliştirme amaçl projeler uygulamaya konmalıdır.
2. Koruma ve yenileme konularına ağırlık veren Bergama Belediyesi İmar Programları ilgili bakanlıklarca desteklenmeli ve uygulama için kaynak aktarılmalıdır.
3. Bergama Belediyesi bünyesinde etkili, yetki ve sorumlulukları belirlenmiş, ilgili uzmanlık dallarından (restorasyon, kentsel-koruma, planlama, mimari, peyzaj vb.) oluşturulmuş bir birim kurulmalı, koruma, geliştirme ve çevre düzenleme çalışmalarına hız verilmelidir.
4. İmar Yasası 18. madde (eski 42. madde) uygulanmalı, sosyal donatım için gerekli alanların bir kısmı bu yolla sağlanmalıdır.
5. Koruma ve yenileme alanlarında binasını plan ve programa göre yenileyen ve çevresi ile birlikte düzenleyen veya tarihi eserleri koruyan özel mülk sahipleri teşvik edilmeli, bu kişilere proje ve maddi yardımda bulunulmalıdır.
6. Mülk sahibi bunu belirli bir süre dahilinde yapamadığı ve/veya yapmadığı takdirde Belediye/kamu bu onarımı üstlenmelidir.
Bütün bu önerilerin gerçekleştirilmesi için halkın, Bergamalı' nın katkı ve katılımı en önemli kaynaktır. Korumanın, Bergama'nın eski kent dokusunun yararına halk inandırılmalı, bilinçlendirme çalışmaları okul öncesi çağından başlayarak yapılmalıdır.
Yerel örgütler (muhtarlık, sokak düzenleme örgütleri) aracılığıyla etkin uygulamalar yapılabilir ve sürekli bakım sağlanabilir. Böylelikle, halkın en üst düzeyde, planlama ve uygulama sürecine katılımı, sivil toplum örgütlerinin (dernekler, güzelleştirme dernekleri, vakıflar, odalar vb) etkin desteğinin sağlanması ile demokratikleşmenin yaygınlaşacağı bir ortam oluşabilecektir.
VII. MERKEZİ YÖNETİM POLİTİKALARI
VII.1.MERKEZİ YÖNETİM ELİYLE KORUMA AMAÇLI İMAR PLANI HAZIRLAMA SÜRECİ
Kentsel, tarihi, doğal ve arkeolojik sit alanlarının korunmasının, özellikle kentsel sit alanlarının korunmasının, öncelikle bir planlama sorunu olduğu günümüzde kabul edilmiş bir gerçektir. Önceleri Sit Alanı ya da “Protokol Alanı” olarak belirlenerek kaderi belirsiz bırakılan alanlar, gecikmiş olmakla birlikte son yıllarda planlanma sürecine girmiştir.
2863 Sayılı “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası” Madde 17’ye göre ;
“Bir alanın sit alanı olarak ilanı, bu alandaki imar planı uygulamasını durdurur ve Koruma Amaçlı İmar Planı yapılıncaya kadar, Geçiş Dönemi Yapı Şartları Yüksek Kurul tarafından üç ay içinde kararlaştırılır. Yüksek Kurul’ca önerilen bu karar Resmi Gazete’de yayımlanır. İlgili Valilikler ve Belediyeler anılan Koruma Amaçlı İmar Planı’nı onaylanmak üzere en geç iki yıl sonunda İmar ve İskan Bakanlığı’na sunmak zorundadırlar. Belediyeler gerekli görürlerse, plan hazırlık safhasında, ilgili Bakanlıklardan teknik yardım da isteyebilirler.”
Bu Yasa maddesine rağmen, bir çok belediye (bazı metropoliten kent belediyeleri -Ankara gibi- hariç) beldelerinin koruma amaçlı imar planlarını elde etme yönünde isteksiz kalmış, teknik ve parasal yetersizlikler ve yerel politik baskılar nedeniyle bu planlar yapılamamıştır.
Kültür Bakanlığı, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından, 1990 yılından bu yana, ihale yöntemi ile ve ekip oluşturma koşulu ile 'Koruma Amaçlı İmar Planlarının Yapımı” sürecine girilmiş ve bu konuya ilişkin genel bir ”Teknik Şartlaşma” hazırlanmıştır.
Bu Teknik Şartlaşma, 2863 ve 3386 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve İlgili Yönetmeliklerine göre hazırlanmıştır. 27 Sayfalık bu Teknik Şartlaşma tüm doğal, tarihi, kentsel ve arkeolojik sit alanlarının ihalesinde ihaleye katılmak isteyenler için geçerli kılınmıştır.
'Giriş Bölümü’ nde; '...ülkemizdeki çok zengin bir içerik ve yöresel farklılıklardan kaynaklanan çok değişik nitelikler gösteren korunması gerekli alanların tümüne belli bir plan üretim şablonu uygulamak olası değildir.' denilmesine rağmen, Koruma Amaçlı İmar Planları ihaleye çıkarılan yaklaşık 42 beldede aynı teknik şartlaşma kullanılmıştır.
Bir yörede; kentsel, arkeolojik, tarihi ve doğal sit alanlarından bir ya da bir kaçı bir arada bulunabilir, ya da tek başına 'kentsel', 'arkeolojik', 'doğal', 'tarihi' sit alanı yer alabilir.
Urfa ve Bergama örneğinde, 'Arkeolojik Sit Alanları', 'Kentsel Sit Alanları' ile iç içedir. Perge ve Patara'da ise sadece 'Arkeolojik Sit Alanları'nın planlanması istenmektedir. Kayseri Talas' da ise, 'kentsel, tarihsel, doğal ve arkeolojik' sit alanları iç içe yer almaktadır.
Teknik Şartlaşma, ufak bir iki cümle eklentisi hariç tüm ihalelerde aynen kullanılmıştır. Bunun sonucu olarak, arkeolojik sit alanlarında, kentsel sit alanına ilişkin hükümler, ya da kentsel sit alanlarında arkeolojik sit alanlarına ilişkin talepler yer almıştır. İhalelerin hızlı bir şekilde yapılmış olması bu karışıklığa neden olmuştur denilebilir. Ancak, ülkemizin çok önemli sit alanlarının bu şekilde ihaleye çıkarılması da doğru sayılamaz. Kültür Bakanlığı’nın, bugünkü planlama kadrosunun geliştirilerek önemli alanların planlarının danışmanlık hizmeti sağlanarak Bakanlık bünyesinde yapılması daha sağlıklı olacaktır.
Teknik Şartlaşma'nın temel amacı; “....hızla değişen yaşam koşulları, hızlı kentleşme, nüfus artışı, endüstrileşme ve teknik gelişmelerle, doğal ve kültürel varlıkların yok olmadan korunması, bakımı ve günümüz yaşam koşulları ile bütünleştirilerek kullanılabilmesi için koruma amaçlı imar planlarının ve bu planlar üzerinde yapılacak değişikliklere ilişkin esasların belirlenmesi, yapılacak olan tüm Koruma Amaçlı İmar Planında dil birliğinin sağlanmasıdır”.
Bu şartlaşmada, öncelikle 'Koruma Amaçlı İmar Planları' tanımlanmış, 'Kültür Varlıkları', 'Tabiat Varlıkları' 'Sit', 'Kentsel Sit', tanımları ile 'Arkeolojik Sit', 'Doğal Sit', 'Tarihi Sit', 'Koruma' ve 'Korunma' ve benzeri önemli tanımlar verilmiştir.
'Hedef ve İlkeler' kısmında, koruma politika ve kararlarının, ülkedeki üst düzey plan kararları ve politikalar ile tutarlılığının sağlanması gerekliliği vurgulanmaktadır. Planlanacak alanın 'Çevre Düzeni Planları', 'Bölge Planları' ve 'Kent Nazım ve Uygulama İmar Planları' ile uyumunun sağlanması beklenmektedir.
Genel hedef ve ilkelerin yanı sıra, 'planlama tekniklerine yönelik’, 'mimari ve kentsel kaliteyi sağlamaya yönelik', 'işlevsel yeterliliğe yönelik', 'iletişime yönelik', 'sosyal- kültürel-mekansal bütünleşmeye yönelik', 'sağlık ve konfor koşullarını iyileştirmeye yönelik', 'maliyete ve ekonomik desteğe yönelik', 'kentin tarihi , sosyolojik ve etnolojik kültür mirasının belgelenmesine yönelik', çok kapsamlı ve koruma planının fiziki, sosyal, ekonomik, örgütsel, yasal boyutlarını tanımlayan detaylı tanımlamalar yapılmıştır.
Bu tanımlar, 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Plan çerçevesini aşacak boyutta öngörüler getirmektedir. Koruma Amaçlı Planda en azından kentsel tasarım ölçeklerine inilmesini, 1/500 ve daha büyük ölçeklerde (1/200,..1/50) tasarım yapılmasını öngören bir şartlaşmadır. Buna göre bu plan sadece fiziki bir plan değil, sosyo-ekonomik, örgütsel, yasal çözümler de getirmesi beklenilen kapsamlı (comprehensive) bir plan olarak nitelendirilmektedir.
Hazırlanan koruma planlarında teknik şartlaşmada tanımlanan ve istenilenlerin ne derece yapılabildiği ve uygulamaya konulabildiği tartışılmalıdır.
VII.2. KORUMA PLANLAMASI SÜRECİNE İLİŞKİN ÖNERİLER
a. Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar :
Planlanacak sit alanının, ülke, bölge ve kent içindeki yeri, niteliği ve gelecekteki durumunun belirlenmesine ilişkin araştırmaların ve analiz çalışmalarının çok detaylı bir şekilde yapılması gerekir.
Planlama grubundan sosyo-ekonomik ve kültürel araştırmaların da çok kapsamlı olarak yapılması talep edilmektedir. Bu amaçla, sosyal ve ekonomik anket yapılması zorunlu olmaktadır. Buna rağmen, Kültür Bakanlığı tarafından sadece çok az sayıda sosyal anket uygulaması talep edilmekte, ekonomik anketler ya da ticaret anketleri istenilmemektedir.
Sosyal anket sonuçlarının da, ne derece yorumlanıp, değerlendirildiği ve sonuçlarının planlara ne derece yansıtıldığı açıkça belli değildir. Sübjektif, global değerlendirmelere bağlı olarak yorumlar yapılmakta ve planlamanın sosyal boyutu ihmal edilmektedir.
Halbuki tarihsel ve doğal çevre korumasında, yörede yaşayan halkın tutum ve tavırları, davranışları ve korumanın her aşamasına katılımı uygulamada çok önem taşımaktadır.
b. Fiziki Yapı Analizleri, Saptama ve Belgelemeler :
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası Madde 7’de (Tespit ve Tescil); “Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının tespiti, Bakanlık’ça doğrudan doğruya veya diğer ilgili kurum ve kuruluşlarının uzmanlarının yardımlarından faydalanılarak yapılır. Yapılacak tespitlerde, kültür ve tabiat varlıklarının tarih, sanat, bölge ve diğer özelliklerini yansıtan yeteri sayıda eser, korunması gerekli kültür varlığı olarak belirlenir. Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili yapılan tespitler Koruma Kurulu kararı ile tescil olunur...” denmektedir.
Kültür Bakanlığı tarafından günümüze kadar yapılmış olan tespit ve tescil çalışmaları sonucunda 2917 Sit Alanı ve 44 406 adet taşınmaz kültür ve tabiat varlığı tescil edilmiştir.
Kentsel ölçekteki saptama-belgeleme çalışmalarında genel ilke, çalışmaların mimar, sanat tarihçisi, arkeolog, etnolog, şehir plancısı gibi farklı disiplinlerin üyesi elemanlardan oluşan bir ekip tarafından gerçekleştirilmesidir.
Kültür Bakanlığı, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından, 1992 yılında çıkarılan Koruma Amaçlı İmar Plan ihaleleri “Teknik Şartname” lerinde; sosyal ve ekonomik araştırmaların yanı sıra, görsel ve fiziki özelliklerin araştırılması, ulaşım, mülkiyet, alan kullanımı, çevre ölçeğindeki araştırmalar, tek yapı ve parsel ölçeğinde mimari değerler, yapısal durum, değişmişlik vb., analitik çalışmaların yapılması istenmektedir.
Ancak, bu araştırma ve belgeleme çalışmalarının yapılabilmesi için, yörenin özellikleri ile uyumlu, iç ve dış saptama fişinin tasarlanması, arazi çalışmalarında bilimsel bir şekilde uygulanması ve büro çalışması ile gene bilimsel bir şekilde döküm ve değerlendirilmesi gerekmektedir.
Tüm bu saptama, değerlendirme, döküm vb çalışmalarda Kültür Bakanlığı tarafından bir sistem geliştirilmemiş, görevin kapsamı ve niteliği planlama ekibinin insiyatifine bırakılmıştır.
Yapıların, mimari, estetik, yapısal ve değişme derecesi değerlendirilmeleri planlama ekibine bırakılmakta, arazi çalışmalarından büro çalışmalarına kadar subjektif kriterler önem taşımaktadır.
Özellikle yapıların dış cephelerine bakılarak yapılan saptama ve belgelemeler; yapının içine kişilerin sokulmaması, terk edilmiş olması, mevsimsel kapalılık vb nedenlerle iç değerlendirmenin yapılamaması durumunda yetersiz kalmaktadır.
Korunması gerekli yapılar, ıslah edilmesi gerekli yapılar, yenilenebilecek yapılar sınıflaması tam, etkin ve bilimsel kıstaslara göre yapılamadığından dokuyu oluşturan ve doğal kaynak kullanımı açısından ekonomik ömürlerini henüz doldurmamış bir çok yapı elden çıkabilmektedir. Değerlendirmeye ilişkin kriterler her yörenin mimari, estetik, kültürel, yapı malzemesi, iklim, sosyal yapı vb gibi öğelere bağlı olarak farklılaştığından, yöreyi çok iyi tanıyan uzmanlar tarafından yapılması gerekli görülmektedir.
8-10 günlük kısa araştırmalarla bunun sağlanması mümkün değildir.
Planlama ekibinin hataları, yetersizlikleri ve değerlendirme eksiklikleri bazı yapıların korunmaları gerekse bile gözden çıkarılmalarına neden olmaktadır. Tescilli yapılarda bile gözlenen bu hatalı araştırma yönteminin Kültür Bakanlığınca ön çalışmalarla önlenmesi mümkündür.
Planlama ekibinin yetkinliğine güvenerek tüm değerlendirme çalışmalarını, hatta envanter fişlerini dahi plancı ekibe doldurtmak olgusu, hem planlama sürecini aşırı uzatmakta hem de hatalı sonuçlara yol açabilmektedir. Planlama ekibinin fişleme yapması, kararlarda etkili olabilecek yerel etmenler nedeniyle doğru bulunmamaktadır. Subjektif kriterler, beğeni devreye girerek yapılara genellikle dış cephesindeki çıkma, cumba, süsleme ve benzeri elemanlar açısından yaklaşılmaktadır. İç mimari özellikler daha az incelenebilmekte ve çoğu zaman inceleme zaman, eleman ve parasal kısıtlamalar nedeniyle yapılamamaktadır.
Kültür Bakanlığı, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü (daha önce Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü) tarafından 1975 yılından bu yana, saptama ve belgeleme (tespit ve tescil) çalışmaları yapılmaktadır. Anılan saptama ve belgeleme çalışmalarının merkezi Yönetimin bu konuda uzmanlaşmış elemanları tarafından yapılması daha doğru ve bilimsel olacaktır.
Yapıların tescil edilmesi de sorunlar yaratmaktadır. Tescil edildikten sonra yapılarda tahribatın hızlandığı, tescilden düşme ve yıkım için çaba gösterildiği de yaygın bir gözlemdir. Yapıların tescil işleminin bir kez yapılması, tescilden düşme işleminin ise hiç bir şekilde yapılmaması gereklidir. Bir yapı belgelendiğinde, o yapı için gerekli müdahale de belirlenmelidir. Kredi mekanizmasının nasıl işleyeceği, ne tür onarımlar yapılması gerektiği, öncelik derecesi envanter fişlerinde belirtilmelidir. Bu kararlar, tescil edildikten sonra yapı sahibine de iletilmeli, kamunun teknik ve parasal desteği, projelendirme süreci anlatılarak yapı sahibinin ve içinde yaşayanın uygulamaya etkin katılımı sağlanmalıdır.
c. Örgütlenme, Finansman ve Uygulama Modelleri :
Teknik Şartlaşma'nın 'Planların Değerlendirme, Sentez ve Kararlar' aşamasında planlamanın temel ilkelerine, özel nitelikte değerlendirmeler eklenmiştir. Plancıdan planın uygulamasını sağlamak, uygulamada yerel ve merkezi yönetime yol göstermek amacıyla gerçekçi modellerin hazırlanması beklenmektedir.
Hatta yönetimsel örgütlenme için 'modeller oluşturulması', 'gerektiğinde yasal düzenlemeler için öneriler geliştirilmesi, yöreye özgü finans kaynaklarının araştırılması talep edilmektedir.
Bu talebin ne kadar gerçekçi olduğu tartışma konusudur. Güncel yasal ve yönetsel çerçeve bellidir. Plancının koruma amaçlı imar planını yaparken bu tür yasal/ yönetsel öneriler geliştirse bile, bu önerilerin uygulanma olasılığı zayıf olacak, ancak dilek niteliğinde olabileceklerdir. Hatta bu tür öneriler geleceğe yönelik olduklarından, kurumun bizzat kendi elemanları tarafından “ütopik” olarak değerlendirilmektedir.
Doğal olarak bir planın uygulanabilmesi için tüm planlama çevrelerinde endişeler belirmekte ve halen yetersiz olan uygulama araçları yerel ve merkezi yönetime yol gösterecek şekilde vurgulanmaktadır.
“Planlama Ekibine İlişkin Hükümler” (s.26) başlığı altında, koruma amaçlı imar planı ihalesine katılacak planlama gruplarında yer alması istenen meslek grupları belirlenmiştir. Korumada uzman Şehir Plancısı, Restorasyon Uzmanı Mimar, Arkeolog, Sanat Tarihçi, Etnolog, Peyzaj Mimarı, Harita Mühendisi, Topograf vb meslek dalları yerine göre planlama ekibinde yer alması istenmektedir. Farklı uzmanlık dallarından oluşan kişilerin bu tür özel planlama hizmetlerinde bir arada çalışmaları gereklidir. Ancak, planlama bedelleri oldukça düşük -hatta sembolik denebilir- tutulduğu için, söz konusu ekibin başından sonuna kadar bir arada tutulması proje yöneticileri için çok büyük bir özveri ve akademik çaba gerektirmektedir.
Her bir meslek grubunun genellikle kadrolu öğretim görevlisi olması durumunda, ya döner sermaye kanalıyla danışmanlık yapması söz konusudur, ya da masraflarını dahi karşılayamayacak düşüklükte ücretlerle çok zaman gerektiren, araştırma ve bilimsel çalışmalar yapmaları beklenmektedir. Bu da hem mesleğinde en üst düzeylere gelmiş kişiler için ikilem yaratmakta, hem de planlama çalışmalarının süresinin çok kısa tutulması sonucu nitelik düşmektedir. Her bir planlama çalışmasının yaklaşık 1 ile 1,5 yıl arasında sürmesi, onanana kadar 2-3 yıl gibi uzun bir süre geçmesi nedeniyle, koruma amaçlı imar plan ihalesi profesyonel bir hizmet olarak çekiciliğini yitirmekte, uzmanlaşma eğilimleri gelişememektedir.
Planlama çalışmalarının, Koruma Kurullarının ve ilgili Belediyesinin görüş ve önerileri doğrultusunda düzeltilmesi için, yüklenici, belediye ve plan danışmanları aylarca planın onanmasını beklemektedir. Onama süreci çok uzundur. Bu süre içinde yöre plansız kalmakta ve plan onaylandığında güncelliğini yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktadır.
Bergama Koruma Planlaması için tanınan süre, sadece 120 gündür. 11.07.1991 tarihinde imzalanan sözleşme süresi 11.02.1992 tarihinde dolmuştur. Ancak, planlama çalışmaları Kurul eleştirileri doğrultusunda düzeltilip bitirildiği halde, yüklenici, belediye ve danışmanlar 15 aydan uzun bir süre planın onanmasını beklemişlerdir. İzmir I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, 1992 yaz tatilinden 1993 başına kadar Koruma Planını incelemek amacıyla toplanamamıştır.
Araştırmalar, Değerlendirme, Sentez ve Plan Kararlarının Genel Müdürlük ve ilgili Koruma Kurullarında, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından 'sözleşmelerde belirlenecek süreçlerde incelenir ve karara bağlanır' (s.27) denilmesine rağmen bu süre sözleşmelerde belirtilmemiştir. Bergama Koruma Amaçlı İmar Planı sözleşmesinde; 'projenin ara çalışmalarının ve sonuçlanmış halinin Genel Müdürlük veya ilgili Koruma Kurulunda görüşülmesi 17. Maddede belirtilen süre dışındadır' denilmekte ancak, plan incelemesi için Kamu Kurumu kendine bir süre tanımamaktadır. Bu da planın inceleme ve onama sürecini belirsizliğe itmektedir. Nitekim, 1983 yılı başlarında Koruma Planı onanarak son aşamasına geldiği halde Koruma Kurulu üyelerinin değişmesi ile yeni bir süreç başlamış, Müelliften yeniden 1/500 ölçekli bir planlama çalışması yapılması istenmiştir.
Koruma Kurullarının oluşturulması, yörenin sorunlarına hızlı bir çözüm bulmak açısından olumludur. Ancak, Kurul Üyelerinin sürekli değiştirilmesi ve koruma konusunda uzmanlaşmamış üyelerin Kurullarda yer almaları, toplantıları sık ve düzenli olmaması Koruma Planlarının onama sürecini uzatmaktadır.
Zaten, sit alanlarında planlama süreci, genellikle çok gecikmiştir ve bu nedenle sorunlar birikmiş, alınan çelişkili kararlarla çözülemez, içinden çıkılamaz hale gelmiştir. Planlama sadece kentsel/arkeolojik/doğal sit sınırları içinde yapılmakta, kent bütününden bir ölçüde kopuk olmaktadır. Halbuki, bütüncül planlama çerçevesinde kentlerin olabildiğince bir elden planlanması önem taşımaktadır.
Ankara örneğinde; kentsel, arkeolojik ve tarihsel sit alanları, genel olarak Ulus ve çevresinde yer almaktadır. “Ulus Tarihi Kent Merkezi Çevre Düzenleme Yarışması” ile yaklaşık 100 hektarlık büyük bir alanın (toplamın 2/3’ü) bütüncül olarak planlanması sağlanmıştır. “Ankara Kalesi Koruma Geliştirme İmar Planı Proje Yarışması” ile de sur içindeki bütüncül bir alanın koruma amaçlı plan ve projeleri elde edilmiştir. Bu projelerde de; olabildiğince Ankara Metropoliten Kent Bütünü ile ilişki kurularak planlama yapılmıştır.
Yukarıda belirtilen aksaklıklar düzeltilebildiği taktirde Koruma Amaçlı Planların yapımında hızlı ve sağlıklı sonuçlara varılacaktır. Esas amacın da plan yapmak değil o planları uygulamak olduğu unutulmamalıdır.
Yazarın notu / 03.12.2009 / Bolu:
6 Bölüm halinde verilen bu çalışmada, “BERGAMA ARKEOLOJİK, KENTSEL ve DOĞAL SİT ALANLARI nın korunmasına ilişkin yerel ve merkezi yönetim yaklaşımları, hazırlanan Koruma Planı’nın nitelik ve önerileri ile Planın sonuçları dikkate alınarak ele alınmaktadır. Bu çalışma; Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Kamu Yönetimi ve Siyaset Ana Bilim dalı, “Kent ve Çevre Bilimleri” Doktora Programında, Prof. Dr. Ruşen KELEŞ danışmanlığında hazırlanan Doktora tez çalışması ile, Bergama Koruma Amaçlı Plan dokümanlarının, Kültür Bakanlığı ve Bergama Belediyesi yazışmalarının, Koruma Kurul Kararları’nın, sosyal ve mimari yapıya ilişkin araştırma ve dokümanların değerlendirilmesi, hazırlanan plan ve projelerin topluca irdelenmesi sonucunda ortaya konmuştur. 1991-2000 yılları arasındaki 9 yıllık bir dönemi içermektedir.
Kamunun uluslararası öneme sahip BERGAMA’nın doğal, tarihsel ve kültürel çevresinin korunmasına olan tutum ve tavırları, tarihsel çevre koruma olgusunun çeşitli boyutları sergilenerek “Sürdürülebilir Koruma Politikaları” geliştirilmiştir.
Bu tür araştırmalar çok disiplinli olup, arkeolojik sit alanlarının korunması ve değerlendirilmesi ile çoğu zaman arkeolojik sit alanları ile içiçe, birlikte yer alan Osmanlı-Türk geleneksel şehir merkezlerinin daha iyi anlaşılması, koruma ve geliştirme amaçlı planlama ve projelendirme çalışmaları için önemli bir girdi sağlayabilecektir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder