Bu Blogda Ara
3 Aralık 2009 Perşembe
BERGAMA KENTSEL VE ARKEOLOJİK SİT ALANLARININ KORUNMASINA YÖNELİK POLİTİKALAR
GİRİŞ
Bu çalışmada; tüm zamanların en görkemli ve etkileyici kentlerinden biri, yüzlerce yıl boyunca bir sanat, kültür ve bilim kenti olan “BERGAMA (PERGAMON) ARKEOLOJİK VE KENTSEL SİT ALANLARI” ‘nın fiziki ve sosyal özellikleri, bu alanların korunmasına yönelik olarak yerel ve merkezi yönetimin 1990-2000’li yıllarda uyguladığı politikalar ile, bu süreç içinde yapılan planlı ve plansız çeşitli uygulamalar ele alınacaktır.
Kamunun taşınmaz kültür varlıklarının korunmasına yaklaşımı ile, tarihi çevre koruma olgusunun çeşitli boyutları, Bergama örneğinde sergilenerek yeni politikalar geliştirilmeye çalışılacaktır.
Bu çalışma; Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Kamu Yönetimi ve Siyaset Ana Bilim Dalı, “Kent ve Çevre Bilimleri” Doktora Programında;
Prof. Ruşen KELEŞ danışmanlığında hazırlanan “Sürdürülebilir Kalkınma İçin Tarihsel Çevreyi Koruma Politikası : Ankara, Bergama ve Şanlıurfa Örnekleri” başlıklı çalışmanın “Bergama Bölümü” ile, “Bergama Koruma Amaçlı İmar Planı” ’nın hazırlanması esnasında derlenen fiziki, sosyal, görsel malzemeler ve diğer dokümanlarla zenginleştirilmesi ile hazırlanmıştır.
Prof. Dr. Mehmet TUNÇER
I. BERGAMA KENTİ ve BÖLGESİNDEKİ YERİ
Bergama (Pergamon); Hellenistik Dönem Kent örnekleri arasında en etkileyici örneklerden biridir. Sadece bir kent değil, Hellenistik Dönemin en parlak kültürel merkezleri arasında 150 yıl hüküm sürmüş bir krallıktır (Gravür 1). Bergama, sanat, bilim ve tıp dünyasına katkıları ile tanınmaktadır. Bergama Asklepeion’u ise klasik dünyanın önde gelen sağlık merkezlerinden biridir. Zeus Sunağı ile dünyaca ünlenmiştir.
İzmir’e bağlı bir ilçe olan Bergama kente 105 km mesafededir. Güney batısında 30 km uzaklıkta Çandarlı, 20 km uzaklıkta yer alan Dikili ve 45 km uzaklıkta Soma İlçeleri ile çevrelenmiştir. Kentsel yerleşim alanı, kuzeyde Akropol'e (331 m.), batıda Boztepe'ye (358 m.) ve Geyikli Dağı’nın eteklerine (1051 m.) yayılmıştır. Kent, kuzeyden Madra, Geyikli Dağları ile Kozak Yaylası, kuzeydoğudan Çamlıtepe ve Güneybatıdan Bakırçay Ovası ile çevrelenmiştir .
II. TARİH VE ARKEOLOJİ
II.1. BERGAMA’NIN TARİHSEL GELİŞİMİ
Doğu Akdeniz yöresinde kullanılan Anadolu kökenli en eski dilde Kale (Hisar) anlamına gelen Pergamos bugün Bergama olarak adlandırılmaktadır. Ancak, Antik Kentin bu adından başka M.Ö. III. ve II. binli yıllara ait yerleşmesine ait hiç bir arkeolojik buluntu yoktur. Büyük bir olasılıkla geç devir yerleşmeleri bu döneme ait izleri yok etmiştir.
Bergama'da yapılan arkeolojik kazılarda ele geçen buluntular, kentin arkaik devirde (M.Ö. VII. ve VI. yüzyıllar) küçük bir yerleşme halinde olduğunu göstermiştir. Bu çağda Lidya egemenliği altına girmiş olduğu anlaşılan Bergama, M.Ö. 400 - 399 yıllarında tarih sahnesine çıkmıştır. Tarihçi Xenophon'un ''Anabasis'' adlı eserinde ''Onbinlerin Seferi'' olarak ayrıntılı bir şekilde anlattığı gibi on bin Yunanlı’nın Yukarı Mezopotamya ve Doğu Anadolu'dan Karadeniz üzerinden ana yurtlarına dönüşü sırasında, bu yıllarda Bergama'yı işgal ettikleri bilinmektedir.
Bergama'nın tarihsel önemi Hellenistik Devir ile (M.Ö. 330-30) başlamıştır. Kent, Büyük İskender’in Asya seferine başladığı sırada (M.Ö. 334), Granikos'ta (bugünkü Biga Çayı) Pers’lerle yaptığı savaştan sonra Makedonyalı’ların eline geçmiştir.
Lysimachos'un M.Ö. 281 yılındaki ölümünden sonra Batı Anadolu ve Bergama'nın yönetimi Suriye kralı Antiochos'un eline geçmiştir. Bununla birlikte Antiochos'la anlaşan Philetairos prensliğini ilan etmiş ve elindeki parayı da kentin gelişmesinde kullanmıştır. Böylece Bergama Krallığı kurulmuştur .
Bergama, M.Ö. 281 yılından M.Ö.133 yılına kadar, yaklaşık 150 yıl boyunca Hellenistik Devrin en önemli merkezlerinden birisi olmuştur. Krallığın sınırları Marmara Denizi kıyılarına kadar ulaşmıştır. Kentin, döneminin en etkileyici ve görkemli kentlerinden biri olduğu bilinmektedir (Gravür 2).
GRAVÜR 2. BERGAMA AKROPOLİS (REKONSTRÜKSİYON / BATIDAN BAKIŞ)
(BOHN VE KOCH’A GÖRE 1886)
Philetairos M.Ö. 263 yılında ölünce yerine I. Eumenes geçmiştir. Eumenes, Bergama halkı tarafından çok sevilmiş ve onunla birlikte, kendisinden sonra tahta geçenlere Tanrı olarak tapınılmıştır. M.Ö. 241 yılında Eumenes ölünce yerine oğlu I. Attalos geçmiş ve M.Ö. 197 yılına kadar 44 yıl süren uzun yönetimi sırasında Bergama Krallığı’nın sürdürülmesi için birçok savaş yapmıştır. Kentin tarihi bakımından en önemli zafer Galatlara karşı kazandığı savaşlardır.
M.Ö. 278 - 277 yıllarında; Avrupa'dan Anadolu'ya gelerek Kızılırmak yayı ile Ankara çevresine yerleşen ve yağmacılıkla yaşayan Galatlar’ın (Keltler) Bergama' ya da saldırmaları üzerine (M.Ö. 236), I. Attalos Galatlar’ı yenmiştir. Attalos' un kazandığı bu zafer Bergama'da saraya bağlı bir heykeltıraşlık okulunun doğmasına neden olmuştur. Kral, büyük zaferini Akropol’ de, Athena Kutsal yerinde sergilenen anıtsal heykeltıraşlık eserleriyle simgeleştirmiştir. Bunların arasında; karısını öldürdükten sonra intihar eden Galat Gurubu ile ölen Galatlı heykelleri gibi heykeltıraşlık eserleri bulunmaktadır.
I. Attalos'un M.Ö.197 yılındaki ölümünden sonra Kral olan oğlu II.Eumenes'in döneminde (M.Ö.197-159) Bergama, Hellenistik Devrin en büyük Krallıklarından birisi olmuştur. Bu dönemde; Antik Kent Akropolü’ndeki en önemli olan yapı, Bergama Krallarının Galatlar üzerindeki büyük zaferlerini simgeleyen Zeus Sunağı’dır (Fotoğraf 1).
FOTOĞRAF 1. BERGAMA ZEUS SUNAĞI (REKONSTRÜKSİYON / BERLİN MÜZESİ)
Diğer bir önemli yapı da ünlü Bergama Kütüphanesi’dir. 200.000 ciltlik eseri ile Alexandria'daki (İskenderiye) kütüphaneye rakip olarak inşa edilmiştir.
Eumenes'in M.Ö.159 yılındaki ölümü üzerine yerine kardeşi II. Attalos Kral olmuştur. Onu da M.Ö.138-133 yılları arasında hüküm süren oğlu III. Attalos izlemiştir. Bu Kralların dönemlerinde de, Bergama'nın yeniden inşası ve bir sanat merkezi olarak gelişmesi sürdürülmüştür.
Attaloslar Hanedanı’nın son kralı olan III. Attalos'un 5 yıllık yönetiminden sonra, Bergama, bu Kral tarafından Roma'ya bağışlanmış ve onun ölümünden sonra Roma'nın Asya Eyaleti olmuştur .
Efes (Ephesus) ve İzmir (Smyrna) ile birlikte Asya Eyaleti’nin önemli kentlerinden birisi olan Bergama, M.Ö.27'de Roma İmparatorluğu’nun kuruluşu ile birlikte oluşturulan Pax Romana (Roma Barışı) içerisinde bağımsızlığını koruyan ve Asya birliği içerisindeki diğer kentlerle birlikte Roma'yla iyi ilişkilerde bulunan bir kenttir. Bu da antik kentin Roma'dan oldukça etkilenmesine neden olmuştur.
Bergama Roma Devri’nde de çok önemli bir merkez olarak gelişmesini sürdürmüştür. Bu devirde kentte hızlı bir nüfus artışı olmuş ve yaklaşık 150 000 kişiye ulaşmıştır. Bu nüfus artışı ile kent güneye, ovaya doğru yayılmaya başlamıştır.
Bu genişlemenin en büyük kanıtı Mısırlı Tanrılar için yapılmış bir Roma tapınağı olan Serapis Temple (Kızıl Avlu) ’ya ait kalıntılardır (Bkz. Anıtlar Klasörü ve Fotoğraf 2).
FOTOĞRAF 2. BERGAMA KIZIL AVLU (SERAPIS TEMPLE) İÇ GÖRÜNÜMÜ
İlk Roma İmparatoru olan Augustus (M.Ö. 27 - M.S. 14), Bergama Kralları’nın zafer anıtlarını diktirmiş ve onlar zamanında yapılan yapıları restore ettirmiştir.
Traian (M.S.98-117), Akropol’de bir Tapınak inşa ettirmeye başlamış ve ondan sonra İmparator olan Hadrian (M.S.117-138) bu Tapınağı tamamlatmıştır. İmparator Caracalla ise Dionysos Tapınağı’nın onarımını gerçekleştirmiştir. Bergama'da Aşağı Kentteki tiyatro, amfitiyatro ve stadyum da Roma İmparatorluk Devri içerisinde inşa edilmiş olan diğer yapılardır. Bergama Roma İmparatorluk Devrinde Asklepieion (Asklepios kutsal Yeri) ile önemli bir tıp ve bilim merkezi haline gelmiştir (Bkz. Anıtlar Klasörü ve PLAN 1).
PLAN 1 : BERGAMA ASKLEPİOS KUTSAL ALANI (GÖRÜNÜŞ VE PLAN )
(H.SCHLEİF ve O.ZİEGENAUS)
M.S. III. yüzyıldaki Roma egemenliğinin gerileme devrinde, Bergama Kenti küçülerek geriye doğru çekilmiştir. Eski yapı malzemesinin kullanıldığı kaba bir Roma sur duvarı bunu kanıtlamaktadır. Bergama milattan sonraki ilk üç yüzyıldaki Hıristiyanlık Dönemi’nde önemli bir Piskoposluk Merkezi olmuştur.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder